Nevşehir’de dönüp dolaşıp aynı yere gelmek, aynı şeyleri tekrarlamak ve aynı şeyleri yazmak zorunda kalmak ne kadar acı. Biz gelişmiyoruz, hızla geriye doğru adımlar atıyoruz.
Şiddetimiz artıyor, öfkemiz ikiye katlanıyor. Barış safsatalarını yutmuyoruz artık.
Barış diye diye yine onlarca şehit verdik. Vatan bölünmez dedik, halk ikiye bölündü. Her şey daha kötüye gitmeye başladı.
Ekonomi sadece tepedeki yöneticileri teğet geçti. Küçük esnaf kalmadı. Büyük marketlerde de hep yandaşların ortaklıkları var zaten.
Nevşehir’de olsun, ülke genelinde olsun, biz öyle alıştık ki şehit olmasına, asker ölmüş, polis ölmüş elleri kolları bağlanmış haince saldırıya uğramış umurumuzda değil.
Açıyoruz televizyonu, açıyoruz interneti keyfimize bakıyoruz. Çünkü daha bize sıra gelmemiş. Ateş düştüğü yeri yakmış. Diyorum ya alıştık! Kapat haberleri. Benim canım sıkılıyor, psikolojim bozuluyor diye artık gündem bile takip etmemeye başlamışız.
Sağcısı, solcusu kalmamış. Sağcısı, solcu gibi, solcusu sağcı gibi söylemleri olmuş. Çünkü ideoloji kalmamış. Asıl olan kim ne kadar çok malı götürecek hesaplamalarının ötesine gidememiş ülkede. AK Parti miymiş, MHP miymiş, CHP miymiş, HDP miymiş hepsi hikâye.
Bu vatanın daha Anadolu ya ilk giren kumandan Alparslan zamanlarından hep oyunlar ile sindirilmeye ,güçsüz bırakılmaya ve hatta sahipsizleştirilmeye çalışılmış. Ancak ulusumuz bu kötü emelde olan oyunları her seferinde fark etmiş ve gerekeni yapmıştır. Ancak o pis oyunlar şuanda da devam ediyor. Ülkemizde Terör gittikçe azmış. Polis aileleri, asker aileleri diken üstünde yaşamaya başlamış. Her gün oğlundan iyi bir haber alabilmek için telefonun başında bekleyen annelere bu ülke bir derman olmamış. Yara sarmamış, hep devam ettirmiş. Bu terörden elbette ki rant sağlayanlar olmuş…
Olmuş da…
O kadar şehidi vicdanının hangi köşesine sığdırmış. Gencecikler. Kimi yeni göreve başlamış, kiminin yeni çocuğu olmuş… İşte yeni şehit olmuş anne ve 11 aylık o küçük. Bu sefer vatanı için hayatını veda eden yiğit bir Mehmetçiği geride bırakıp Peygamber sancağının altında safını alıyor. Şehit için ne güzel bir mertebe ya geride bıraktıkları onlar ne düşünüyor. Hiç gidip sorduk mu birden çok böyle yaşam gerçekleri ancak kimilerine göre hikaye bunlar…
En acısı da bu ülke için can veren bir vatan evladının evinde sadece yatak ve yastığı varmış. Ama bize ne değil mi?
Ancak Havalar ısınsa da. Biz nereye tatile gitsek diye düşünelim.
Bırakalım bu can sıkıcı tabloları hatta düşünmeyelim. Seçim zamanı gider bir partiye oy veririz nasıl olsa. Batı da her şey yolunda. Tatil için Ege mi gitsek yoksa Akdeniz’e mi?
Bunların hesabını yapalım. Aaaa komşumuz Yunanistan yangın var kriz var bizim işimize gelir tatil orda ucuz. Tabi oraya da hep hain FETÖ’cüler kaçıyor…..
Biz hepimiz kendimizi düşünmekten vatana millete bir hayrımız olmayan bir toplum haline geldik.
Polismiş, askermiş zaten güvenliğiniz bir şekilde sağlanıyor. Şehitler ölmez diye diye kaç şehit verdiniz? Size bir sır vereyim mi, hepsi ölüyor.
Savaşta mıyız; hayır. Barış sağlanıyor mu, o da hayır. O zaman siyasetçilere bir dönüp bakmak lazım. Siz kendi aranızda uzlaşma sağlamadığınız sürece bu hep böyle devam edip gidecek…
Ya uzlaşma sağlayın ya da seçim zamanı geldiğinde bu halka daha fazla yalanlarınızla oyalamayın. Hiçbir şeyin yolunda gitmediği ama her şeyin güllük gülistanlık gösterildiği bu ülkenin her karış toprağı için savaşmayı göze alan milyonlarca Mehmetçik, milyonlarca halk varken en amiyane şekilde ayağını denk alması gereken bencil zihniyetlere seslenmek istiyorum.
Hepimiz bu vatan için gerekirse savaşmaya gerekirse barışmaya hazırız. Yeter ki teröre bir son verilsin ve ülkenin bölünmezliği konusunda akil insanlarınız mı yapacak siyasetçiler mi yapacak kesin bir şekilde öğretilmeli diye düşünüyorum.
Doğuda da Türk bayrağı dalgalansın. Orası Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bölgesi ve sözüm ona sembol gösterip gayri resmi bayrakları şehirlerin girişine astıran siyasetçilere, seçim sandıklarında bir ders verilsin. Kendini orda ezik hisseden başka ırktaki bütün vatandaşlar önce örf ve adetlerinizi törelerinizi ağlık sisteminizi kaldırıp öyle ülkeden bir şey beklemeleri gerektiği anlatılmalı. Yıllarca çok çocuk çok nüfus anlayışıyla da nasıl olsa arkası var mantığıyla dağlara gönderdiğiniz evlatlarınızın, üniversiteye gönderip bomba hazırlamayı öğrettiğiniz evlatlarınızın bu vatan için yaptığı her hareketten önce sizler sorumlusunuz denilebilmeli.
Ne zaman ki terör sona erer, şehit haberleri duymayız o zaman ki diyelim biz kardeşiz, biz barıştan yanayız. Şimdi son durumu görüp de seçim zamanı o kadar vaatlerde bulunanlara demezler mi ‘bu ne perhiz bu ne lahana turşusu’ diye.
Madem kardeşiz, barışız niye halen birbirimizi öldürmeye yer arıyoruz.
Şahsım adına ben orta da bir kardeş göremiyorum bu aralar. Daha çok yavaş yavaş sindirmeye, susturmaya hatta korkaklaştırmaya çalışan, kendilerini ezilmiş bir halk gibi gösterip pastadan büyük pay almayı bekleyen bir Türk görüyorum.
Bu da bırakın barışı halk arasında bile düşmanlığa neden oluyor. Hani bu Müslüman sözüm ona kardeşlerimiz bir de gencecik insanları canlı bomba yaparak intihara teşvik ediyor. Kısacası şu ki ben Kürtler veya Türkler demiyorum bunları yapan hangi zihniyetse sözüm onlara. Sağduyulu gerçekten barış yanlısı insanlar da var, siyasetçiler de var. Ama tabloya bakarsanız renkler birbirine kaymış durumda. Tablomuz en kötü haliyle duruyor şu an.
Daha fazla sözü uzatmadan, Şehitlerimizin ailelerine Allah’tan sabır diliyorum. Şehitlerimiz onurlarıyla, gururlarıyla, vatan sevgileriyle Allah katında en güzel yerdeler.
Belki de tek tesellimiz bu diyerek. Vatanını en çok seven işini layıkıyla yapandır. Hepinize iyi haftalar diliyorum.