Hürriyet Gazetesi köşe yazarlarından Mehmet Yaşin, Nevşehir'in yöresel lezzetlerini 'Peri Bacaları’nda pişen yemekler" başlığıyla köşesine taşıdı. Nevşehir Sanayide bulunan Turbo Tava ve Pide Salonundaki yaşadıklarını yazısında paylaştı. İşte 25 Mart 2018 tarihli Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Mehmet Yaşin'in o yazısı; Peri Bacaları’nda pişen yemekler Anadolu’nun tam ortasında, Nevşehir ve Kayseri’de lezzetli yemeklerin peşinde koşturdum durdum geçen hafta. Nevşehir, dünyanın en ilginç coğrafyası Kapadokya’yla bütün dünyada bilinir. Peri bacaları, yeraltı şehirleri, kayalara oyulmuş kiliseleri, sabahın erken saatlerinde gökyüzünde süzülen rengârenk balonları, büyülü otelleri, leziz şarapları ile ünlü.Işık önemini orada belli eder. Peri bacalarını sabah başka bir renge, akşam başka bir renge boyar. Yani Kapadokya’nın sihrine sihir katar... Nevşehir’in her şeyi güzel ve ilginç ama mutfağı konusunda aynı olumlu cümleyi kurmak biraz zor. Çünkü bu güzel kentin mutfağı biraz fakir. Arada kalmış. Başka mutfakların yemeklerini ödünç almış.Nevşehir bir patates diyarı ama lokantalarında patatesle yapılan yemeğe pek rastlayamazsınız. Ama ben inat ettim, sordum soruşturdum, Nevşehir’in en lezzetli yemeklerinin tadına baktım. Bir de ev mutfaklarına girebilseydim, kim bilir ne kadar lezzetli yemekler yiyebilirdim. Damakları şenlendiren kebap İlk durağım Göreme’deki Dibek Lokantası oldu. Bu lokanta yaklaşık 500 yıllık bir konut. Şimdi odalar yemek salonuna dönüştürülmüş. Asırlık odalarda yemek yemek, yabancı konukları oldukça etkiliyordur sanırım.İlk olarak testi kebabının tadına baktım. Kuşbaşı doğranan etler, soğan ve domates, sarımsakla birlikte testiye dolduruluyor. Testinin ağzı hamurla kapatıldıktan sonra fırına atılıyor. Sonunda ortaya muhteşem bir yemek çıkıyor. Tabii yanında bir de tereyağlı pilav olursa, damaklar daha da şenleniyor.Daha sonra kuzine sobanın üstünde yavaş yavaş pişen kuru fasulyeyi yedim. Bölgenin sevilen yiyeceği tam kıvamında pişmişti. Taneler öylesine helmelenmişti ki, teker teker damağıma yapıştılar. Bir tabak da bamya yedim. Ekşili suyuna ekmek banmaktan kendimi alamadım. Tatlı olarak yörenin sevilen tatlısı ‘aside’yi tattım. Nevşehir tava Nevşehir’de uğradığım bir başka lezzet durağı, sanayi sitesindeki Turbo Yılmaz’ın lokantası oldu. Sanayi sitelerinde çok lezzetli lokantalar olur. Buralarda pişen yemekleri kolay kolay başka lokantalarda yiyemezsiniz. Aşçılar her gün karşılaştıkları esnafı mutlaka memnun etmek zorundadırlar. Burada en sevdiğim yemeklerden biri olan ‘Nevşehir tava’nın tadına da baktım. Dananın bel kısmından alınan kuşbaşı doğranmış etler, domates, soğan, yeşilbiber, bol diş sarımsak ile güveç kaplarının içinde odun fırınında pişiriliyor. Pişme süresi 1.5 saati buluyor. Turbo Yılmaz’da ayrıca mayalı hamurla yapılan kıymalı pidenin tadına bakmayı da ihmal etmedim. Dünyada eşi benzeri az Uçhisar’ın eteğindeki Museum Hotel’de geceledim. Uçhisar Kalesi, vadinin ortasında bulutlara doğru yükselir. Üstünde ve eteğinde bir çok ev görünür. Bu evler, Roma askerlerinden korunmak isteyen Hıristiyanlar tarafından kayalara oyulmuş. Çoğunun gizli geçitlerle birbirine bağlandığı söylenir.Kalenin etekleri şimdi dünyada eşi benzeri az görülebilecek otellerle çevrilmiş. Benim kaldığım otel de bunlardan biriydi. Avluda, üstünden buharlar çıkan bir havuz yer alıyordu. Kış ortasında bu havuza girip, muhteşem manzarayı seyrederek keyfinize keyif katıyordunuz. Otelin manzarası gerçekten muhteşemdi: Güvercinlik Vadisi’nden Avanos’a, Ortahisar Kalesi’nden Göreme’ye, Erciyes Dağı’ndan Hasandağı’na her yeri görmek mümkün oluyordu. Gün doğumunda manzara başka renge, gün batımında ise başka renge boyanıyordu. Otelde yöreye ait, tarihi giysi, asırlık kilimler, halılar, kazılardan çıkan buluntular sergileniyordu. Tümü müzeye kayıtlı olan bu eşyalar, otel sahibinin özel koleksiyonundan buraya getirilmişti. Masal gibi kent Mağaralara oyulmuş odalardaki lüksü uzun uzun anlatmayacağım. Yeterli kelimeleri bulamayacağımı biliyorum. Otelin şefi Çağrı Erdoğan, Nevşehir mutfağı yerine ‘memleket mutfağı’ndan örnekleri tattırdı. Pastırmalı Humus, güveçte pişirdiği, maydanoz, pancar ve havuç aromalı yoğurtlarla sunulan ‘oruk’, İncik etiyle yaptığı keşkek, fırında 12 saatte pişen tandır, bana yemek yemenin ne kadar keyifli olduğunu bir kez daha hatırlattı. Lil’a Restoran’da şef, sunduğu ‘Nevşehir tava’nın orijinal şekli olduğunu söyledi. Bakır bir sahanda, domates, biber, sarımsak, kemikli et ve pirzola ile servis edilmişti. Çağrı şefin belirttiğine göre tava yemeği önceleri sadece pirzola ile yapılıyormuş. Sonradan kuşbaşı ete dönmüş.Üzüm çubuklarıyla tütsülenmiş küşleme tam kıvamındaydı. Etin isli tadı damağımı tahrik etti. Etrafına kadayıf döşenmiş kremalı armut tatlısı ile bu lezzetli yemeğe nokta koydum. Ertesi sabah erkenden uyanıp, terasta bir koltuğa kuruldum. Amacım balonların şovunu izlemekti. Ama bulutlar ve rüzgar bu keyfi yaşamama engel oldu Balonların kalkışı iptal oldu.Nevşehir masal gibi bir kent. Görüntüsü bol, yemekleri az ama çok lezzetli. Uğramanızda fayda var.
Magazin
31 Mart 2018 - 20:26
Turbo Tava Pide Salonunu Mehmet Yaşin Hurriyetteki Köşe Yazısına Taşıdı
Hürriyet Gazetesi köşe yazarlarından Mehmet Yaşin, Nevşehir'in yöresel lezzetlerini 'Peri Bacaları’nda pişen yemekler" başlığıyla köşesine taşıdı.
Magazin
31 Mart 2018 - 20:26